MURSELAT SURESI
[1-50]


Mekke'de inmistir. 50 (elli) âyettir.
"Gönderilenler" anlamına gelen "el-mürselât" kelimesi ile başladığı için
sûre bu adı almıştır. Müfessirler, "gönderilenler"den maksadın,
âlemin idaresi ile görevli bir kısım melekler veya rüzgârlar,
yahut peygamberler, yahut da Kur'an âyetleri olabileceğini belirtmişlerdir.

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm
Bismillâhirrahmânirrahîm

1- Andolsun birbiri ardınca gönderilenlere,
2- Büküp devirenlere,
3- Yaydıkça yayanlara,
4- Seçip ayıranlara,
5- Bir öğüt bırakanlara,
6- Gerek özür için olsun, gerek uyarı için,
7- Herhalde size vaad olunan kesinlikle olacaktır.
8- Hani o yıldızlar silindiği zaman,
9- Gök yarıldığı zaman,
10- Dağlar savrulduğu zaman,
11- Elçiler, tayin edilen vakitlerine erdirildikleri zaman,
12- Bunlar hangi güne ertelendiler?
13- Hüküm gününe..
14- Bildin mi, nedir o hüküm günü?

15- O gün yalanlayanların vay haline!
16- Biz, öncekileri helak etmedik mi?
17- Sonra geridekileri de onlara katarız.
18- Biz suçlulara böyle yaparız.
19- O gün yalanlayanların vah haline!
20- Biz sizi âdi bir sudan yaratmadık mı?
21- Onu sağlam bir yerde oturttuk.
22- Belli bir süreye kadar.
23- Demek ki biçimlendirmişiz. Ne güzel biçimlendireniz biz.
24- O gün yalanlayanların vay haline!
25- Yeryüzünü bir tokat (toplanma yeri) yapmadık mı?
26- Gerek diriler, gerekse ölüler için.
27- Orada yüksek yüksek dağlar oturtup da size bir tatlı su sunmadık mı?
28- O gün yalanlayanların vay haline!
29- (Kıyameti yalanlayanlara şöyle denir): "Haydin gidin o yalanladığınız şeye doğru."
30- "Haydi gidin o üç çatallı gölgeye (cehenneme)."
31- O, ne gölgelendirir, ne alevden korur.
32- O, saray gibi kıvılcımlar atar.
33- Sanki o kıvılcımlar, sarı sarı (erkek deve sürüleridir).
34- O gün yalanlayanların vay haline!
35- Bugün, konuşamıyacakları gündür.
36- Kendilerine izin de verilmez ki, özür beyan etsinler.
37- O gün yalanlayanların vay haline!
38- Bu, işte o hüküm günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya topladık.
39- Bir hileniz varsa beni atlatın.
40- O gün yalanlayanların vay haline!
41- Kuşkusuz takva sahipleri gölgeler altında ve pınar başlarındadır.
42- Canlarının çektiğinden türlü meyveler arasındadırlar.
43- (Onlara): "Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin, için" (denir).
44- İşte biz güzel amel işleyenleri böyle mükafatlandırırız.
45- O gün yalanlayanların vay haline!
46- Yiyin, zevklenin biraz, çünkü siz suçlularsınız.
47- O gün yalanlayanların vay haline!
48- Onlara: "Rüku edin" denildiği zaman etmezler.
49- Vay haline o gün yalanlayanların!
50-Artık bundan (Kur'an'dan) sonra hangi söze inanacaklar?
ANA SAYFAYA GIDER