NECIP FAZIL KISAKUREK
NECIP FAZIL KISAKUREK 2. kısım

O VAR


Her defa haberi taze bir müjde; O var!
Her defasında geç,gafletten vecde; O var!
Ne sen varsın,ne ben,ne yar,ne kimse; O var!
Bütün sevdiklerin elden gittiyse; O var!
Kalacak kim var ki,dost tomarından? O var!
Sana daha yakın şah damarından; O var!
Arama,ilaç yok eczahanede! O var!
Gayede,sebepte,bahanede; O var!
Sevdiğini ebed boyu tutan dinç; O var!
Ölümsüzlük şevki,ilahi sevinç; O var!
Yıkılmaz dayanak,kırılmaz destek; O var!
Tekten de tek,bir tek,tek başına tek; O var!

(necip fazıl,1982)

ZEHIR


Çocukken haftalar bana asırdı;
Derken saat oldu,derken saniye...
İlk düşünce,beni yokluk ısırdı:
Sonum yokluk olsa bu varlık niye?
Yokluk,sende yoksun,bir varsın bir yoksun!
İnsanoğlu kendi varından yoksun...
Gelsin beni yokluk akrebi soksun!
Bir zehir ki,hayat özü faniye...

YOLCULUK


Yolculuk, her zaman düşündüm onu;
İçimde bu azgın davet ne demek?
Oraya, nerdeyse güneşin sonu,
Uçmak, kayıp gitmek, kaçıp dönmemek.
Altımdan kaydırdı bir el minderi;
Herkes yatağında, ben ayaktayım.
Bir gece, rüyada gördüğüm yeri,
Gözlerim yumulu, aramaktayım.
Beni çağırmakta yabancı dostlar;
Bu dostlar ne güzel, dilsiz ve adsız.
Eski evde, şimdi bir başka ev var:
Avlusu karanlık, suları tadsız.
Her akşam, aynı yer, aynı saatta,
Güneşten eşyama düşen bir çubuk;
Yangın varmış gibi yukarı katta,
Arkamdan gel diyor, sessiz ve çabuk!
Başım, artık onu taşımak ne zor!
Başım, günden güne kayıtsız bana.
Dalında bir yaprak gibi dönüyor,
Acı rüzgarların çektiği yana...

O ERLER KI


O erlerki gonul fezasindalar,
Toprakta surunme ezasindalar
Yildizlari tesbih tesbih ceker de,
Namazda arka saf hizasindalar
Icine nefs sizan ibadetlerin,
Birbiri ardinca kazasindalar,
Gunu her dem dolup her dem baslayan,
Ezel senedinin imzasindalar
Bir an yabanciya kaysa gozleri ,
Bir omur gozyasi cezasindalar
Her rengi silici ask otesi renk;
O rengi kavuran beyzasindalar
Ne cennet tasasi ve ne cehennem,
Sadece Allah in rizasindalar

GECEYE SIIR


Kalbim bir çiçektir,gündüzler ölgün;
Gelin,gelin,onu açın geceler!
Beni yadedermiş gibi,bütün gün
Ötün kulağımda,çın,çın,geceler!
Geceler çekmeyin benim için hüzün,
Gelin siz,ruhumu tenimden süzün;
Bırakın naşımı yerde gündüzün,
Gölgemi alın da kaçın geceler!

BENDEDIR


Ne azap, ne sitem bu yalnizliktan,
Kime ne, asilmaz duvar bendedir,
Suslenmis gemiler gecse aciktan,
Sanirim gittigi diyar bendedir.
Yaram var, havanlar dovemez merhem;
Yukum var, bulamaz pazarlar dirhem.
Ne cikar, bir yola dusmemis golgem;
Yollar ki, Allah'a cikar, bendedir.

ALLAH DERIM


Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin;
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Ey akıl, nasıl delinmez küfen?
Ebedi oluşun urbası kefen!
Kursa da boşluğa asma köprü, fen,
Allah derim, başka hiçbir şey demem!

AGZIMI DIKSELER


Tel tel ve iplik iplik dikseler de agzimi;
Tek ses duysalar; Allah... Yoklayanlar nabzimi.

Necip Fazil, 1973

BAHCEDEKI IHTIYAR


Yillar bir gozyasi olup da kaymis
Nurlu ihtiyarin yanaklarinda.
Yapraktan sacini yerlere yaymis,
Sonbahar agliyor ayaklarinda.

Suzuyor ufukta bir kizil yeri,
Ici karanlikla dolu gozleri;
Alninda aksamin ince kederi,
Sessizligin sirri, dudaklarinda.

Yanan bir kagitta kucuk bir satir
Yazi gibi aksam onu karartir;
Artik o, silinen bir hatiradir,
Bu issiz bahcenin uzaklarinda...

YUNUS EMRE'YE


Kac mevsim bekleyim daha kapinda,
Ayagimda zincir, boynumda kement?
Beni de, pistigin bela kabinda,
Kaynata kaynata buhara kalbet.

Bekletme Yunus'um, bozuldu baglar,
Dusuyor yapraklar, geciyor caglar;
Veriyor, ayrilik dolu semalar,
Icime bayiltan, aci bir lezzet.

Ruzgara bir koku ver ki, hirkandan;
Geleyim, izine dogru arkandan;
Birakmam, tutmusum artik yakandan,
Medet ey sairim, Yunus'um medet!

YAR O KI...


Falan, dagin ardinda;
Seslen, seslen, isitmez
Filan toprak altinda;
Goz yaslari diriltmez

Neye vardin, vardin da?
Ufuk varmakla bitmez.
Bir sey goster kadinda,
Tilsimini eskitmez

Yar o ki, hep yadinda;
Eskimez ve eskitmez.
Muradi muradinda,
Seni birakip gitmez

YATTIGIM KAYA


Bu aksam o kadar durgun ki sular
Gömül benim gibi kedere diyor.
Içimde maziden kalma duygular
Agla geri gelmez günlere diyor.

Ey gönül, gidenden ümidini kes!
Kaçan bir hayale benziyor herkes,
Sanki kulagima gaipten bir ses
Bulusmalar kaldi mahsere diyor.

Enginden engine kosarken rüzgar,
Bende bir yolculuk heyecani var...
Yattigim kayaya çarpan dalgalar
Çikiver bir sonsuz sefere diyor.

VISAL


Beni zaman kusatmis, mekan kelepcelemis;
Ne sanattir ki, her sey, her seyi pecelemis...
Perde perde veralar, i$ik baska, nur baska;
Bir anlik visal baska, kesiksiz huzur baska.
Renk, koku, ses ve sekil, otelerden haberci;
Hayat mi bu surdugun, kabugundan, ezberci?
Yoksa goz, goruyorum sanmanin oksesi mi?
Fezada dipsiz sukut, duyulmazin sesi mi?
Rabbim, Rabbim, Yuce Rab, alemlerin Rabbi, sen!
Sana yonelsin diye icad eden kalbi, sen!
Senden uzaklik ate$, sana yakinlik ate$!
Azap var mi alemde fikir cilesine e$?
Yasamak zor, olmek zor, erismekse zor mu zor?
Cilesiz suratlara tukuresim geliyor!
Evet, ben, bir kapali hududu asiyorum;
Olen oluyor, bense olumu yasiyorum!
Sonsuzu nasil bulsun, posteki sayan deli?
Kendini kaybetmek mi, visalin son bedeli?
Mahrem cizgilerine baktikca ortunen sir;
Belki de benliginden kacabilene hazir.
Hatira kupu, devril, sen de ey hayal, gomul!
Sonu gelmez visalin gayrindan vazgec, gonul!
O visal, can sendeyken canini etmek feda;
Elveda toprak, gunes, anne ve yar elveda!

VEHIM


Her gun elim tokmakta,
Bir an irkiliyorum:
Annem belki yatakta,
Annem belki toprakta.

Gun batiyor safakta;
Biliyorum, biliyorum:
Tabut gicirdamakta
Ve hevesler damakta...

Necip Fazil, 1932

VE GELIR


Bu yurda her bela icinden gelir;
"Hep"leri hep, hicin hicinden gelir.
Gelemez bir ithal malidir akil,
Kafdagindan, Cinden, Macinden gelir.
Dunkune es, bugun kufur yobazi;
Butun derdi festen, lapcinden gelir.
"Allah vardir!" dersin; sorarlar: Nicin?
Sonra tokat, puta "nicin" den gelir.
Benim nur mayama pislik atanlar,
Seytan, senin buyuk elcinden gelir!
Biricik selamet yolu tarihte,
"Sormayin, gormeyin, gecin!" den gelir.
Genc Osman'i lif lif yolan o guruh,
Kahbe devsirmenin picinden gelir.
Bir gun bu gidisle catlarsa yurek,
Dile vurduklari percinden gelir...

TEK KELIME


Ne var ki, pazarliga girisecek ecelle;
Sermayem tek kelime, Allah azze ve celle...

TAM OTUZ YIL


Tam otuz yildir saatim islemis ben durmusum;
Gokyuzunden habersiz, ucurtma ucurmusum...

TABUT


Tahtadan yapilmis bir uzun kutu;
Bas tarafi genis, ayak ucu dar.
Çakanlar bilir ki, bu bos tabutu,
Yarin kendileri dolduracaklar.

Her yandan küçülen bir oda gibi,
Duvarlar yanasmis, tavan alçalmis.
Sanki bir tas bebek kutuda gibi,
Hayalim, içinde uzanmis kalmis.

Ciliz vücuduma tam görünse de,
Içim, bu dar yere sigilmaz diyor.
Geride kalanlar hep dövünse de,
Insan birer birer yine giriyor.

Ölenler yeniden dogarmis; gerçek!
Tabut degildir bu, bir tahta kundak.
Bu agir hediye kime gidecek,
Çakilir çakilmaz üstüne kapak?

SON SIGINAK


Hayat perdenin arkasinda;
Hayatin ote yakasinda.

Su gaflet yuku insana bak;
Kendinden varlik cakasinda.

Ve asksiz yobaz... Isi gucu,
Namazla Cennet takasinda.

Tam dort asirdir Muslumanlik,
Cansiz etiket markasinda.

Ku'ran kalbi kor ezbercide,
Din, ufurukcu muskasinda.

Bati, Bati der cirpinirlar,
Bati tukuruk hokkasinda.

Makine dimdik demirden put,
Insanoglu ruh lackasinda.

Hurriyet nerde soyleyeyim:
Hakka esaret halkasinda.

Zamanda hersey kopuk, kesik;
Bickisi kader makasinda.

Ey insan, sana son siginak,
Son peygamberin hirkasinda!

SONSUZLUK KERVANI


Sonsuzluk Kervani, "pesinizde ben,
Uc ayakla seken topal kopegim!"
Bastiginiz yeri tas tas opeyim.
Bir kirinti yeter, kereminizden!
Sonsuzluk Kervani, pesinizde ben...

Gidiyor, gidiyor, nurdan heykeller...
Ufuk onlerinde bayrak kulesi.
Bu gidenler Altun Kol Silsilesi;
Olcuden, ahenkten daha guzeller.
Gidiyor, gidiyor, nurdan heykeller...

Sonsuzluk Kervani, istemem azat!
Koleniz olmakmis gercek hurriyet.
Olmezi bulmaksa biricik niyet;
Bastiginiz yerde ebedi hasat.
Sonsuzluk Kervani, istemem azat...

SERSERI


Yeryüzünde yalniz benim serseri,
Yeryüzünde yalniz ben derbederim.
Herkesin dünyada varsa bir yeri,
Ben de bütün dünya benimdir derim.

Yillarca gezdirdim hoyrat basimi,
Aradim bir ömür, arkadasimi.
Ölsem dikecek yok mezar tasimi;
Halime ben bile lanet ederim.

Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar;
Ne kendisine yâr, ne kimseye yâr,
Bir rüya ugrunda ben diyâr diyâr,
Gölgemin pesinden yürür giderim...

SEHIRLERIN DISINDAN


Kalk, arkadas, gidelim
Dereler yoldasimiz,
Daglar omuzdasimiz.
Dunyayi seyredelim,
Sehirlerin disindan.
Esmerden, sarisindan,
Kacalim, kurtulalim
Haydi yuru, bulalim,
Kat kat cikmis evlerin,
O cam gozlu devlerin
Gizledigi alemi
Bir tuy gibi yel alsin,
Bir dal gibi sel alsin,
Bizden, menhus elemi.
Attigimiz naralar,
Yol acsin karanlikta.
Ceksin bizi magaralar,
Bir derin ormanlikta.
Otturup sert bir islik,
Yilanlari cagralim.
Pesinden ciglik ciglik,
Cakallara bagralim,
Otelim baykuslarla.
Kizil aksam ustleri,
Hicret eden kuslarla,
Sema, deniz ve yeri,
Cepcevre, iklim iklim,
Dolasalim, gezelim
Yollar bizden biir izdir,
Ne duysak sesimizdir,
Ne gorsek benzer bize.
Hic sasmayan bir saat
Gibi isler tabiat,
Uyarak kalbimize
Mevsimler bogum bogum,,
Zamanin ipliginde.
Basi gorunmez dogum,
Sonu olculmez hayat...
Hayvan, nebat ve cemat,
Hepsi ilk gencliginde.
Olen olur, yipranmaz;
Giden gider, aranmaz.
Boyle gecer omrumuz,
Bir gun gelir, oluruz.
Haberimiz olmadan.
Ve o zaman, o zaman,
Hayat neymis gorursun
Birak, keyfini sursun,
Sehirlerin, koleler
Yeter bizi tuttugu
Tukensin velveleler
Kalk arkadas, gidelim
Insanin unuttugu
Allah'i zikredelim;
Gul ve sumbul hirkamiz,
Sullar, kuslar, halkamiz...

SANAT


Anladim isi, sanat Allahi aramakmis;
Marifet bu, gerisi yalniz celik-comakmis...

PERDELER


Perdeler, hep perdeler...
Her yerde, her yerdeler.
Pencerede, kapida,
Gecitte, kemerdeler...
Perdeler, hep perdeler...

Ya benim sevdiklerim,
Simdi nerde, nerdeler?
Onu bombos perdenin;
Icerde, icerdeler!
Perdeler, hep perdeler...

Gonulde asil perde;
Onu hangi goz deler?
Surat maske altinda,
Sis altinda beldeler.
Perdeler, hep perdeler...

Perdeye dogru akin;
Atlilar, piyadeler.
Yollar, yonler dolasik;
Degisik ifadeler.
Perdeler, hep perdeler..

Bir tohumda bin gomlek.
Giyim giyim fideler.
Kalbler dilini yutmus;
Bangir bangir mideler.
Perdeler, hep perdeler...

Son noktada son perde;
Cevrilmis seccadeler.
Orada işte işte,
Olumden azadeler!
Perdeler, hep perdeler...

OLMAZ MI


Yön yön sarilmisim ne yana baksam;
Sarilan olur da saran olmaz mi?
Kim bu yüzü çizen sanatkâr ressam;
Geçip de aynaya, soran olmaz mi?

Bir parçacigim ben, bütüne hasret;
Zaman döne dursun, o güne hasret;
Ruhumsa zamanin üstüne hasret;
Ebediyet boyu bir an... Olmaz mi?

ALLAH DIYENE
<


Her sey, her sey su tek mujdede;
Yoktur olum, Allah diyene
Canim kurban, basi secdede,
Iki buklum, Allah diyene

Akil, kirik kanadi hicin;
Derdi gucu 'nasil' ve 'nicin'...
Bagli, percin ustune percin,
Benim gonlum allah diyene...

ALLAH DOSTU


Allah dostunu gordum, bundan alti yil evvel;
Bir aksamdi ki, zaman, donacak kadar guzel.

ANNEME MEKTUP


Ben bu gurbete ile düştüm düşeli,
Her gün biraz daha süzülmekteyim.
Her gece, içinde mermer döşeli,
Bir soğuk yatakta büzülmekteyim.
Böylece bir lâhza kaldığım zaman,
Geceyi koynuma aldığım zaman,
Gözlerim kapanıp daldığım zaman,
Yeniden yollara düzülmekteyim.
Son günüm yaklaştı görünesiye,
Kalmadı bir adım yol ileriye;
Yüzünü görmeden ölürsem diye,
Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim.

Necip Fazıl Kısakürek (1924)

ASK


Rabbim, Rabbim, bu isin bildim neymis Turkcesi;
Senin askin atestir, atesin gul bahcesi...

ASK VE KORKU


Ask korkuya pecedir, korku da aska perde,
Allah'tan nasil korkmaz, insan O'nu sever de...

AYNALAR YOLUMU KESTI


Aynalar, bakmayin yuzume dik dik;
Iste yakalandik, kelepcelendik!
Ciktiniz umulmaz anda karsima,
Basimin tokmagi indi basima.
Suratimda her suc bir ayri imza,
Benmisim kendime en buyuk ceza!
Ey dipsiz berraklik, ulvi mahkeme!
Aci, hapsettigin sefil golgeme!
Nur topu gunlerin kanina girdim.
Kutsi emaneti yedim, bitirdim.
Dogmaz guneslere baglandi vade;
Dislerinde, kopek nefsin, irade.
Gunah, gunah, hasad yerinde demet;
Merhamet, sucumdan askin merhamet!
Olur mu, dunyaya indirsem kepenk:
Gozyasi doksem, Nuh tufanina denk?

Cikamam, aynalar, aynalar zindan.
Bakamam, aynada, aynada vicdan;
Beni beklemeyin, o bir hevesti;
Gelemem, aynalar yolumu kesti.

BABADAN OĞULA


Eve dönmez bir akşam;
Ve gün yüzlü çocuğu,
Sorar: Nerede babam?

Bakarlar, oldu, bitti;
Gelir, derler çocuğa,
Baban attaya gitti.

Uzar gider bu atta;
Ve neler neler olmaz
Ve kimbilir ve hatta;

Bir mahşer gerisinde;
Babası döner bir gün,
Oğlunun derisinde...

BEKLENEN


Ne hasta bekler sabahi,
Ne taze oluyu mezar,
Ne de seytan bir gunahi,
Seni bekledigim kadar.

Gecti istemem gelmeni,
Yoklugunda buldum seni;
Birak vehmimde golgeni,
Gelme, artik neye yarar?

BEKLEYEN


Sen, kacan urkek ceylansin dagda,
Ben, pesine dusmus bir canavarim!
Istersen dunyayi cagir imdada;
Sen varsin dunyada, bir de ben varim!

Seni korkutacak gectigin yollar,
Arkandan gelecek hep ayak sesim.
Sarip vucudunu belirsiz kollar,
Enseni yakacak ates nefesim.

Kimsesiz odanda kis geceleri,
Icin urperdigi demler beni an!
De ki Odur sarsan pencereleri,
De ki Ruzgar degil, odur haykiran!

Gogsumden havaya kattigim zehir,
Solduracak bir gul gibi omrunu.
Kacip dolasan da sen, sehir sehir.
Bana kalacaksin yine son gunu.

Olursun... Kapanir yollar geriye;
Ben mezarla sirdas olur, beklerim.
Varilmaz hayale isaret diye
Topraginda bir tas olu, beklerim...

BUYUK RANDEVU


Buyuk randevu... Bilsem nerede, saat kacta?
Tabutumun tahtasi, bilsem hangi agacta?

CANIM ISTANBUL


Ruhumu eritip de kalipta dondurmuslar;
Onu Istanbul diye topraga kondurmuslar.
Icimde tuten birsey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan asip gecmis sevgilim.
Cicegi altin yaldiz, suyu telli pulludur;
Ay ve gunes ezelden iki Istanbulludur.
Denizle toprak, yalniz onda ermis visale,
Ve kavusmus ruyalar, onda, onda misale.

Istanbul benim canim;
Vatanim da vatanim...
Istanbul,
Istanbul...

Tarihin gozleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamli servi, ahirete perdelik...
Bulutta saha kalkmis Fatih'ten kalma kir at;
Pirlantadan kubbeler, belki bir milyar kirat...
Sahadet parmagidir goge dogru minare;
Her nakista o mana: Olecegiz ne care?..
Hayattan canli olum, gunahtan baskin rahmet;
Beyoglu tepinirken aglar Karacaahmet...

O manayi bul da bul!
Ille Istanbul'da bul!
Istanbul,
Istanbul...

Bogaz gumus bir mangal, kaynatir serinligi;
Camlica'da, yerdedir goklerin derinligi.
Oynak sular yalinin alt katina misafir;
Yeni dunyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her aksam camlarinda yangin cikan Uskudar,
Perili ahsap konak, koca bir sehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbali odalarda inletir <>i...

Kadini keskin bicak,
Taze kan gibi sicak.
Istanbul,
Istanbul...

Yedi tepe ustunde zaman bir gergef isler!
Yedi renk, yedi sesten sayisiz belirisler...
Eyup oksuz, Kadikoy suslu, Moda kurumlu,
Adada ruzgar, ucan eteklerden sorumlu.
Her safak Hisarlarda oklar cikar yayindan
Hala cigliklar gelir Topkapi sarayindan.
Ana gibi yar olmaz, Istanbul gibi diyar;
Guleni soyle dursun, aglayani bahtiyar...

Gecesi sunbul kokan
Turkcesi bulbul kokan,
Istanbul,
Istanbul...

Necip Fazil [1963]

ANA SAYFAYA GIDER