![]() |
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm
1- Andolsun o saf bağlayıp duranlara.
|
![]() |
10- Ancak kulak hırsızlığı yapanlar olur. Onu da yakıcı bir alev takip eder.
11- Şimdi onlara sor: "Yaradılışça kendileri mi daha çetin, yoksa bizim yarattıklarımız mı?" Gerçekten biz onları cıvık bir çamurdan yarattık. 12- Fakat sen onlara şaşıyorsun, ama onlar (seninle) eğleniyorlar. 13- Kendilerine hatırlatıldığında da düşünmüyorlar. 14- Bir mucize gördükleri zaman da eğlenceye alıyorlar. 15- Ve diyorlar ki: "Bu apaçık büyüden başka bir şey değildir." 16- "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman mı biz tekrar dirilecekmişiz?" 17- "Önceki atalarımız da mı?.." 18- De ki: "Evet, hem de sizler çok aşağılanmış olarak (dirileceksiniz)." 19- Çünkü O (sura üfürmek) zorlu bir kumandadan ibarettir ki, derhal onların gözleri açılıverir. |
![]() |
20- "Eyvah bizlere! İşte bu hesap günüdür." derler.
21- (Onlara): "İşte bu, sizin yalanlamakta olduğunuz (iyi ve kötüyü) ayırt etme günüdür" denir. 22, 23- Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları sırata (cehennem köprüsüne) doğru. 24- Ve durdurun onları, çünkü sorguya çekilecekler. 25- (Onlara): "Ne oldu sizlere de yardımlaşmıyorsunuz?" (denilir.) 26- Hayır, bugün onlar teslim olmuşlardır. 27- Onlar, birbirine dönmüş soruşuyorlar. 28- Onlar: "Siz bize (uğurlu görünerek) sağdan gelir dururdunuz" derler. 29- (İleri gelenler de) derler ki: "Hayır, siz inanmamıştınız." |
![]() |
30- "Bizim de size karşı bir gücümüz yoktu. Fakat siz azmış bir kavimdiniz."
31- "Onun için üzerimize Rabbimizin azab sözü hak oldu. Şüphesiz azabımızı tadacağız." 32- "Evet biz, sizi kışkırttık. Çünkü biz azgındık." 33- O halde hepsi o gün azabda ortaktırlar. 34- İşte biz günahkarlara böyle yaparız. 35- Çünkü onlar, kendilerine: "Allah'tan başka ilâh yoktur" denildiği zaman kafa tutuyorlardı. 36- Ve: "Biz, hiçbir mecnun (deli) şair için ilâhlarımızı bırakır mıyız?" diyorlardı. 37- Hayır o, hak ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik etti. 38- Elbette siz o acı azabı tadacaksınız. |
![]() |
39- Bununla beraber başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalandırılacaksınız.
40- Sadece Allah'ın ihlaslı kulları müstesnadır. 41- İşte onlar için belli bir rızık vardır. 42, 43- Meyveler (vardır), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir. 44- (Onlar) Karşılıklı tahtlar üzerindedirler. 45, 46- İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. 47- Onda ne bir zararlı sonuç vardır, ne de sarhoşluk verir. 48- Yanlarında iri gözlü, bakışlarını kocalarından başkalarına çevirmeyen hanımlar vardır. 49- Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler. 50- Derken birbirine dönüp sorarlar: |
![]() |
51- İçlerinden bir sözcü der ki: "Gerçekten benim bir arkadaşım vardı."
52- Derdi ki: "Sen gerçekten inananlardan mısın?" 53- "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman biz hakikaten cezalanacak mıyız?" 54- "Siz onu tanır mısınız?" der. 55- Derken bakınır ve onu cehennemin ta ortasında görür. 56- Ona şöyle der: "Allah'a yemin ederim ki, doğrusu sen az daha beni helak edecektin." 57- "Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de bu tutuklananlardan olacaktım." 58, 59- "Nasılmış bak. Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz? Biz azaba uğratılmayacak mıymışız? 60- İşte bu büyük kurtuluştur. 61- Çalışanlar işte böyle bir kurtuluş için çalışsınlar. |
![]() |
62- Nasıl, bu mu daha hayırlı konukluk için, yoksa zakkum ağacı mı? 63- Gerçekten biz onu zalimler için bir fitne (imtihan) yaptık. 64- O bir ağaçtır ki cehennemin dibinde çıkar. 65- Tomurcukları şeytanların başları gibidir. 66- Mutlaka onlar, ondan yiyecekler de karınlarını bundan dolduracaklardır. 67- Sonra üzerine onlar için kaynar bir içecek vardır. 68- Sonra da dönecekleri yer, şüphesiz cehennemdir. 69- Çünkü onlar, atalarını sapıklıkta buldular. 70- Şimdi de kendileri onların izlerinde koşturuyorlar. 71- Andolsun ki, onlardan öncekilerin çoğu sapıklıkta idiler. 72- Gerçekten biz onlara içlerinden uyarıcı peygamberler de gönderdik. 73- Sonra da bak o uyarılanların sonu nasıl oldu? |
![]() |
74- Ancak Allah'ın ihlas ile seçilen kulları başka.
75- Andolsun ki Nuh bize seslenip dua etmişti de biz de ne güzel kabul etmiştik. 76- Biz hem onu, hem ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık. 77- Hem onun neslini bâki kalanlar kıldık. 78- Hem de sonradan gelenler içinde güzel bir namını bıraktık. 79- Bütün âlemler içinde Nuh'a selam olsun. 80- İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız. 81- Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı. 82- Sonra diğerlerini suda boğduk. 83- Şüphesiz ki İbrahim de onun kolundandı. 84- Çünkü o, Rabbine tertemiz bir kalb ile gelmişti. |
![]() |
85- O babasına ve kavmine şöyle demişti: "Siz nelere tapıyorsunuz?"
86- "Yalancılık etmek için mi Allah'tan başka ilâhlar istiyorsunuz?" 87- "Siz âlemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?" 88, 89- Derken yıldızlara bir baktı da: "Ben gerçekten hastayım" dedi. 90- O zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler. 91- Derken bir kurnazlıkla onların ilâhlarına vardı da, "Buyursanıza, yemez misiniz?" dedi. 92- (Cevap vermediklerini görünce de): "Neyiniz var da konuşmuyorsunuz?" (dedi). 93- Nihayet bir yolunu bulup onlara kuvvetli bir darbe indirdi. 94- Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yürüdüler. 95- İbrahim dedi ki: "A, siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?" 96- "Halbuki sizi de yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır." |
![]() |
97- Onlar: "Haydin onun için bir yapı yapın da onu ateşe atın." dediler.
98- Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de kendilerini daha alçak düşürdük. 99- Bir de dedi ki: "Ben Rabbime gidiyorum, o bana yolunu gösterir." 100- "Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir oğul) ihsan et!" 101- Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik. 102- Oğlu, yanında koşacak çağa gelince: "Ey oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak, ne düşünürsün?" dedi. Çocuk da: "Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi. 103- Ne zaman ki ikisi de bu şekilde Allah'a teslim oldular, İbrahim oğlunu şakağı üzerine yatırdı. 104- Biz de ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim! " |
![]() |
105- "Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki, biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız."
106- "Şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı." (dedik) 107- Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik. 108- Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nâm bıraktık. 109- Selam olsun İbrahim'e... 110- İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız. 111- Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı. 112- Ona bir de salihlerden bir peygamber olmak üzere İshak'ı müjdeledik. 113- Hem ona hem İshak'a bereketler verdik. Her ikisinin neslinden de hem iyilik yapanlar var, hem de açıkça kendi nefsine zulmedenler var. 114- Andolsun ki biz Musa ile Harun'a da nimetler verdik. |
![]() |
115- Hem kendilerini ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.
116- Hem yardım ettik onlara da, galip gelenler onlar oldular. 117- Hem kendilerine o belli kitabı (Tevrat'ı) verdik. 118- Kendilerini doğru yola çıkardık. 119- Sonrakiler içinde onlara iyi bir nam bıraktık: 120- Selam olsun, Musa ile Harun'a. 121- İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız. 122- Çünkü onların ikisi de bizim mümin kullarımızdandı. 123- Şüphesiz İlyas da gönderilen peygamberlerdendir. 124,125,126- Hani o kavmine: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da "Ba'l'e" (Ba'l ismindeki puta) mi yalvarıyorsunuz?" dedi. |
![]() |
127- Fakat onlar, onu yalanladılar. Bu yüzden onlar mutlaka (cehennemde) hazır bulundurulacaklardır.
128- Ancak Allah'ın ihlaslı kulları müstesna. 129- Ona da sonrakiler içinde şunu bıraktık: 130- Selam olsun İlyâsîn'e . 131- İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız. 132- Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı. 133- Şüphesiz Lût da gönderilen peygamberlerdendir. 134- Hani biz onu ve ailesinin tamamını kurtarmıştık. 135- Ancak geride kalıp batanlar içinde kalan yaşlı bir kadın hariç. 136- Sonra diğerlerini helak etmiştik. 137, 138- Ve siz elbette sabahleyin ve geceleyin onlara uğrar ve üzerlerinden geçersiniz. Hâlâ akıl edip düşünmez misiniz? |
![]() |
139- Şüphesiz Yunus da gönderilen peygamberlerdendir.
140- Hani o bir zaman dolu bir gemiye kaçmıştı. 141- (Oradakilerle) kur'a çekmiş de kaydırılanlardan (yenilenlerden) olmuştu. 142- Derken (denize atılmış ve) kendisini balık yutmuştu. (Kendi nefsini) kınıyordu. 143, 144- Eğer çok tesbih edenlerden olmasaydı, yeniden dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı. 145- Biz onu hasta bir halde bir alana çıkardık. 146- Üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik. 147- Biz onu (Yunus'u) yüz bin veya daha çok insana peygamber olarak gönderdik. 148- O zaman ona iman ettiler de biz onları bir zamana kadar yaşattık. |
![]() |
149- Şimdi sor o seninkilere: Kızlar, Rabbinin de, oğlanlar onların mı? 150- Yoksa biz melekleri dişi yaratmışız da onlar şahit mi bulunuyorlarmış? 151, 152- Ha!.. Onlar, şüphesiz uydurdukları iftiralarından dolayı: "Allah doğurdu" derler. Hiç şüphesiz onlar, yalancıdırlar. 153- (Allah) kızları oğullara tercih mi etmiş? 154- Size ne oldu? Nasıl hükmediyorsunuz? 155- Hiç düşünmüyor musunuz? 156- Yoksa sizin için açık bir delil mi var? 157- O halde, eğer doğru söylüyorsanız getirin kitabınızı. 158- Onlar, Allah ile cinler arasında bir neseb (hısımlık bağı) uydurdular. Oysa andolsun cinler bilirler ki, o yalancılar mutlaka cehenneme götürüleceklerdir. |
![]() |
159- Allah, onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzeh ve yücedir.
160- Fakat Allah'ın ihlas ile seçilen kulları başka (onlar, Allah'ı böyle şirk ile vasıflamazlar). 161, 162, 163- Çünkü siz ve taptıklarınız, kendiliğinden cehenneme saldıran kimseden başkasını, Allah'a karşı kandırıp, saptıramazsınız. 164, 165, 166- (Melekler): "Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler. 167, 168, 169- (Müşrikler) şöyle diyorlardı: "Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk." 170- Fakat şimdi onu inkâr ettiler. Ama ilerde bileceklerdir. 171, 172, 173- Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: "Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardır ve elbette bizim ordularımız mutlaka galip geleceklerdir." |
![]() |
174- Onun için sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
175- Onlara (inecek azabı) gözetle .Yakında onlar da göreceklerdir. 176- Ya şimdi onlar, bizim azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar? 177- Fakat (azabımız) onların sahasına indiği zaman, (o acı sonuçla) uyarılanların sabahı ne kötüdür! 177- Fakat (azabımız) onların sahasına indiği zaman, (o acı sonuçla) uyarılanların sabahı ne kötüdür! 178- Yine sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir. 179- (İnecek azabı) gözetle! Yakında onlar da göreceklerdir. 180- Senin güç ve kuvvet sahibi Rabbin, onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzeh ve yücedir. 181- Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun. 182-Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. |